nazim hikmet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nazim hikmet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mayıs 2013 Perşembe

BİR AYRILIŞ HİKAYESİ - NAZIM HİKMET ŞİİR


BİR AYRILIŞ HİKAYESİ - NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ

Şiirler

Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...

BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM - NAZIM HİKMET ŞİİRİ


BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM - NAZIM HİKMET

Şiirler

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Nazım Hikmet in Şiirleri

  • Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya. (nazım hikmet in şiirleri)

  • Kararmasın yeter ki; sol memenin altındaki cevahir! (nazım hikmet in şiirleri)

  • Düşmana inat birgün daha fazla yaşayacaksın. (nazım hikmet in şiirleri)

     

Nazım Hikmet Sözleri

O bensizliği göze aldıysa, ben onsuzluktan birşey kaybetmem. (nazım hikmet sözleri)

 

 

En Güzel Nazım Hikmet Sözleri – Nazım Hikmet Aşk Şiirleri

 

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine. (Nazım Hikmet Aşk Şiirleri – En Güzel Nazım Hikmet Sözleri)


İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde.(Nazım Hikmet Aşk Şiirleri – En Güzel Nazım Hikmet Sözleri)


66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, amerikan amirali. Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi hikmet. Nazım hikmet vatan
hainliğine devam ediyor hala. (Nazım Hikmet Aşk Şiirleri – En Güzel Nazım Hikmet Sözleri)

19 Mayıs 2013 Pazar

Nazım Hikmet’in En Güzel Aşk Sözleri

Kimselere anlatamadım. Kendime bile.. Ola ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni. (Nazım Hikmet’in En Güzel Aşk Sözleri)

 

Nazım Hikmet Ran Aşk Şiirleri

Artık ne geri gelmeni beklerim ne de ben gelirim. 

Nasılsa ben bir şey kaybetmedim, sen bensizliği seçtin. 

Karar senin. (nazım hikmet ran ayrılık şiirleri)

 

 

Hoş geldin kadınım benim – Nazım Hikmet

Nazım Hikmet in aşk şiirleri

HOŞGELDİN KADINIM

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur;
Nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
Ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
Beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
Güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
Avuçlarıma döküldü inciler
Gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam…
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.


Türkiye, tarih boyunca olduğu gibi XX. Yüzyılda da dünyaya birçok değerli insanlar bahşetmiştir. Büyük siyasetçiler, askerler, şairler, yazarlar, ressamlar, sanat ve ilim adamları… Ama XX. Yüzyıl dünyasında Türkiye’yi iki büyük şahsiyetle tanıyorlar: Kemal Atatürk ve Nazım Hikmet... 

Atatürk’ün Nazım’a özel bir ilgisi olduğu birçok kişi tarafından rivayet ediliyor. Atatürk, Nazım’ın şiirlerini bilir ve severmiş. Falih Rıfkı Atay’ın anlattığına göre Kemal Paşa Nazım’ın kendi sesiyle şiir okuduğu plaklardan, onun “Bahr-i Hazar” ve “Salkım Söğüt” şiirlerini zaman zaman dinler, dinledikçe de dalar gidermiş.

Memleket Nazım Hikmet

Vaktiyle genç Nazım’ın hücumlarına maruz kalmış, şairin kırmak istediği putlardan biri: Türk edebiyatının büyük klasiği Abdülhak Hamid şöyle diyor: “ Nazım Hikmet Bey, benim eserlerimi, hata yapmadan bir sayfa bile okuyamaz… Anlayamadığı halde nasıl tenkit edebilir? Ama ben hakkı teslim eden biriyim. Nazım Hikmet’i kendi tarzı içinde beğeniyorum, istidadı var.”

Vâlâ Nureddin’in rivayetine göre Türkiye Cumhuriyetinin milli marşını yazan şair Mehmet Akif de - (Nazım Hikmet, Mehmet Akif -Tevfik Fikret çatışmasında Tevfik Fikret’in taraftarı olmasına rağmen) Nazım’dan övgüyle bahsedermiş. Akideleri, siyasi bakış açıları itibarı ile Nazım Hikmet ile farklı cephelerde yer alan görkemli siyasetçilerden Cemal Paşa, İsmet Paşa, Alpaslan Türkeş ve Süleyman Demirel de onun büyük bir şair olduğunu inkâr etmiyorlardı.


Benim için, edebi ahlak açısından görkemli Türk edebiyatı âlimi Ahmet Kabaklı’nın, Nazım Hikmet ile ilgili düşünceleri çok önemlidir. Ahmet Kabaklı, dev eseri olan beş ciltlik “Türk Edebiyatı” kitabında, Nazım’a ait bölümü ayrı bir kitap olarak yayımlamak istiyormuş. Ahmet Kabaklı, akideleri, dünya görüşü itibarı ile Nazım Hikmet ile taban tabana zıt görüşlere sahip olan, antikomünist ve antisovyet biridir. Ama bunlardan daha önemlisi, vicdan sahibi bir edebiyat tarihçisi olmasıdır. Daha da önemlisi, böylesine objektif ve ciddi bir ilim
adamı olan Kabaklı, Nazım Hikmet’in bir şair ve sanatçı olarak hakkını teslim etmiştir.


Ahmet kabaklı yazıyor:
“Nazım Hikmet, Abdülhak Hamid’den sonra Türk şiirinde en aşırı biçim, ritim ve muhteva yenilikçisidir. Servet-i Fünuncular ve sonraki nesiller, nasıl az ya da çok Hamid’in tesirinde kalmışlarsa, Nazım Hikmet’ten sonra gelen ve Birinci Yeni(Garipçiler) ve İkinci Yeni olarak adlandırılan edebi akımlar ve bu akımlara mensup olmayan diğer şairler de, Nazım Hikmet’ten biçim, tema, duyuş, üslup ve ilham aldılar...” Nazım Hikmet’in siyasi görüşlerini katiyen kabul etmeyen, bu cihetten ona tamamıyla muhalif olan Kabaklı, “Bu memlekette hala Nazım’ı tanımak ve tanıtmak konusunda çekinmeler olmasından” yakınır.


Ahmet Kabaklı, Nazım’ı okuyup objektif ölçüler içinde tahlil etmektense ondan hala bir kavga ve öç alma vasıtası olarak yararlanmak isteyenlerin olduğundan da yakınır:


“Nazım’a hain, satılmış, Moskova uşağı diyerek işin içinden sıyrılmak isteyen ve bu nefretini sanat ve edebiyat zanneden insanlar da vardır. Anlattığım bu her iki yaklaşım da edebiyat ilmi ve sanat anlayışının dışındadır…”


Ahmet Kabaklı daha sonra şöyle devam eder:
“Nazım Hikmet’i ilk kez ilim, edebiyat ve sanat ölçüleri içinde edebiyat tarihine geçirmenin ferahlığı içinde özellikle şunu düşündüm: XIV. Yüzyılda yaşamış büyük divan ve tasavvuf şairlerimizden Nesimi de o zamanlar tasavvufun tehlikeli ve sapık bir kolu sayılan Hurifîliğe mensuptu. Zamanında bu nedenle sıkı bir takibe alınmış hatta derisi yüzülerek öldürülmüştü. Bugün Hurufîlik unutulmuştur ama buna karşın Nesimi’nin eşsiz gazelleri ve mânâlı tuyugları kalmıştır..”


Kabaklı’nın bu sözlerine kuvvet, bu gün şiirleri yaşayan ve şiirleri diller ezberi olan diğer çilekeş şairlerin akıbetini de hatırlatmak gerekir. Nefi’nin başını vurmuşlar, Pir Sultan’ı dara çekmişler, Azerbaycan şairi Molla Penah Vagıf’ı da kayalardan atıp katletmişler…


Ahmet Kabaklı’ya göre 1917 yılında, dünyanın başına kâbus gibi çöken ve sonunda kendi kendini yiyip bitiren komünizmle beraber, komünizm mücadeleleri ve kavgaları da sona ermiştir. Kabaklı:”Nazım Hikmet’in şiirlerinin en üstünleri hakkında bile, onun çağdaşı şairler hiçbir hüküm vermemiş, sadece övmüş ya da aşağılamışlardır. Ben gelecek nesillerin bizi ayıplamasını istemiyorum.” der.


Nazim Hikmetin Şiirleri – Memleketim Nazim Hikmet

Bu Memleket Bizim Dört nala gelip uzak Asyadan
Akdenize bir kisrak basi gibi uzanan
Bu memleket bizim
Bilekler kan içinde
Disler kenetli
Ayaklar çiplak
Ve ipek bir haliya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim
Kapansin el kapilari
Bir daha açilmasin
Yok edin insanin insana kullugunu
Bu davet bizim
Yasamak bir agaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardesçesine
Bu hasret bizim
Nazım Hikmet