nazım hikmet şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nazım hikmet şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Mayıs 2013 Perşembe

SEN BENİM SARHOŞLUĞUMSUN - NAZIM HİKMET'İN ŞİİRLERİ


SEN BENİM SARHOŞLUĞUMSUN - NAZIM HİKMET

Şiirler

Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ - NAZIM HİKMET ŞİİR


NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ - NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ

Şiirler


Ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık...

Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair,
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:

SENİ DÜŞÜNÜRÜM - NAZIM HİKMET ŞİİRLER


SENİ DÜŞÜNÜRÜM ŞİİRİ - NAZIM HİKMETŞiirler


Seni düşünürüm
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın

Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü

Sebebi ne
Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
Sen böyle uzakken senin sesini duyup
Yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine
Ellerine dokunmak isterim
Dokunamam
Arkasından camın
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
Alaca karanlığımda oynadığım dramın

21 Mayıs 2013 Salı

Alarga Gönül Şiiri - Nazım Hikmet Güzel Şiirler

Alarga Gönül Şiiri - Nazım Hikmet Güzel Şiirler
Alarga Gönül

Alarga gönül:
Demir al...
Kırmızı bir amiral
gibi kaptan köprüsüne çık...
Karşında deniz:
kaşı çatık
sana bakan
kocaman
mavi bir göz...

Alarga gönül,
palamarı çöz...
Amiral
demir al...

Gönül kaptan köprüsüne çık...
Çayır kokusu alan
bir tay gibi kokla açık denizleri...
Çevirmesin senin kafanı geri
geride kalanlara doğru giden
dümen suyunun köpüklü izleri...

Alarga gönül,
palamarı çöz...
Amiral
demir al...

Sür gemiyi dalgaların gözüne...
kulak asma Fikretin sözüne...
Çocuğun anan
olan:
denize inan...

Alarga gönül
daha alarga
daha alarga
daha
daha!

Alarga gönül
alarga...

1930

Nazım Hikmet Ran

Ağlamak Meselesi Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler

Ağlamak Meselesi Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler
Ağlamak Meselesi

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?

Neylersin alışkanlık
için kan ağlarken yüzün güler
dikilitaş gibi dinelirsin yine.
Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
anneler gibi ağlamanın yiğitliğine?

Nazım Hikmet Ran

Ağa Camii Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler

Ağa Camii Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler
Ağa Camii

Ağa Camii;
Havsalam almıyordu bu hazin hali önce
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce
Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allahımın ismini daha çok candan andım.
Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen!
Böyle sokaklarda ki, anası can verirken,
Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var...
Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar,
En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini,
Üstünde orospular yükseltiyor sesini.
Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor,
Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor.
Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu,
Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu
Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen
Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen!
Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster
Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer
Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla,
Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla!'

Nazım Hikmet Ran

Açlık Ordusu Yürüyor Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler

Açlık Ordusu Yürüyor Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler
Açlık Ordusu Yürüyor

Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeğe doymak için
ete doymak için
kitaba doymak için
hürriyete doymak için.
Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin
yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak
yürüyor ayakları kan içinde.
Açlık ordusu yürüyor
adımları gök gürültüsü
türküleri ateşten
bayrağında umut
umutların umudu bayrağında.
Açlık ordusu yürüyor
şehirleri omuzlarında taşıyıp
daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri
fabrika bacalarını
paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak.
Açlık ordusu yürüyor
ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp
ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta.
Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için
hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor
yürüyor ayakları kan içinde.

9 Ağustos 1962

Nazım Hikmet Ran

Açların Gözbebekleri Şiiri - Nazım Hikmet Şiirleri

Nazım Hikmet'in Şiirleri


Nazım Hikmet Şiirleri
Açların Gözbebekleri

Değil birkaç
değil beş on
otuz milyon

bizim!

Onlar
bizim!
Biz
onların!
Dalgalar
denizin!
Deniz
dalgaların!

Değil birkaç
değil be on
30.000.000
30.000.000!
Açlar dizilmiş açlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız
sıska cılız
eğri büğrü dallarıyla
eğri büğrü ağaçlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız
açlar dizilmiş açlar!

Bunlar!
Yürüyen parçaları
o kurak
toprakların!

Kimi
kemik
dizlerine vurarak
yuvarlak
bir karın
taşıyor!

Kimi
deri... deri!
Yalnız
yaşıyor
gözleri!
Uzaktan
simsiyah sivriliği
nokta nokta uzayıp damara batan
kocaman balı bir nalın çivisi gibi
deli gözbebekleri,
gözbebekleri!
Hele bunlar
hele bunlarda öyle bir ağrı var ki,
bunlar
öyle bakarlar ki!...
Ağrımız büyük!
büyük!
büyük!
Fakat
artık imanımıza inemez tokat!
Demirleşti bağrımız,
çünkü ağrımız
30.000.000
deli gözbebekleri!
Gözbebekleri!
Ey
beni
ağzı açık
dinleyen adam!
Belki arkamdan bana
bu kalbini
haykırana
“kaçık”
diyen adam!
Sen de eğer
ötekiler
gibi kazsan,
bir mana
koyamazsan
sözlerime
bak bari gözlerime;
bunlar:
Deli gözbebekleri!
Gözbebekleri!

Nazım Hikmet Ran

Nazım Hikmet - 19 Yaşım Şiiri

Nazım Hikmet'in En Güzel Şiirleri


Nazım Hikmet'in En Güzel Şiirleri
19 yaşım

Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım
19 yaşım
Sana anam gibi hürmet ediyorum
edeceğim
Senin ilk arşınladığın yoldan gidiyorum
gideceğim
Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım
19 yaşım
*
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım
Oturuyor 19 yaşım
yatağımın başucunda
ellerimin avucunda
bana diyor ki;
-- kafamızda getirelim geri
o delikanlı günleri cancazım,
o dehşetli güzel günleri...
*
Köpüklü şahlanışların dönüm yeri..
Dünyanın altıda biri;
kan içinde doğuran ana..
İstasyondan istasyona
yalınayak
tankları kovalayarak
açlıkla yarış...
Şarkıların boyu kilometre
ölümün boyu bir karış...
*
Kafkas;
güneş
Sibirya;
kar
Seslenebildiğiniz kadar ses-
-lenin
24 saatte 24 saat Lenin
24 saat Marks
24 saat Engels
Yüz dirhem kara ekmek,
20 ton kitap
ve 20 dakika şey! ..
*
Ne günlerdi heheheeey
onlar ne günlerdi ahbap! ! ..
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım
Duruyor karanlıkta 19 yaşım
Lambayı yakıyorum
ona hayretle
muhabbetle
hürmetle
ve daha bilmem neyle bakıyorum
bakışıyoruz
*
Yılların arkasında çırptı kanadını
'Strasroy Ploşaat' ın saat kulesi
Yaşıyor herhangi bir 24 saatini
Vatandaş kavgasının darülfünun talebesi;
Balık çorbası, tüfek talimi, tiyatro, balet
KİTAP..
Patetes kamyonu başında süngü tak bekle nöbet
KİTAP... KİTAP...
Madde, şuur, istismar, fazla kıymet
KİTAP... KİTAP... KİTAP...
Manikür;
hayır,
Diş fırçası;
evet.
KİTAP... KİTAP... KİTAP...
Bu ne 24 saat
bu ne 24 saattir ahbap! !
*
Aşk;
yoldaş,
Profesör;
yoldaş,
Zenci;
coni,
Alman;
Telman,
Çinli;
Li
Ve 19 yaşım
yoldaş da yoldaş, yoldaş da yoldaş,
yoldaşım...
Yılların arkasında yuvarlanıyor başım
başım yuvarlanıyor
Uzun saçlarından tutuştu yıllar
yıllar yanıyor
yanıyor da yanıyor...
*
Oku
Yaz
Boz
Bağır
Çağır!
Bütün kuvvetinle nefes al...
KaFanda, kalbinde
etinde
iskeletinde ihtilal...
İhtilal;
gündüz-gece
Gece ormanda çam dalları yakarak,
bembeyaz
yusyuvarlak aya bakarak,
hep bir ağızdan şarkılar söyleniyor..
Ve bu anda
kuvvetli dinç
bir ağrıdan gelen deli bir sevinç
sıçrar atlar köpüklenir çatlar
kafanda...
*
Haaayydaa,
beyaz orduları dumanlı ufuklar gibi önüne katan
bir kızıl süvarisin,
bir kızıl süvariyim,
bir kızıl süvariyiz,
bir kızıl, , , , ,
Geçti üç yıl
Ey benim 19 yaşım,
Ormanda çam dalları yaktığımız
hep bir ağızdan şarkılar söyleyerek aya baktığımız
gecelerin üstünden........
Ben yine söylüyorum aynı şarkıları
Döndürmedi rüzgar beni havada yaprağa,
ben kattım önüme rüzgarı...
Ve sen ki en yıkılmazları yıkabilirsin,
gözüme bakabilir
elimi sıkabilirsin...
Ve sen ki...
Sen,
BENİM İLK ÇOCUĞUM, İLK HOCAM, İLK YOLDAŞIM
19 YAŞIM

Nazım Hikmet Ran

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Cengiz Hüseyin'in Günlüğü: İster mi vatan Nazım Hikmet'in dönmesini?

Defnine katıldığım şiir dünyasının büyük ustası Nazım Hikmet'in ölümünden elli yıl geçiyor ... Bu seferki Türkiye gezimde (İstanbul'da "Muhammed Mehmet Memiş" romanım yayımlanmıştır) Nazım'ın hayatında olan dört kaçışını yad ettim.

 

Birinci kaçışı umutlarla doluydu: İstanbul'dan özgür diyar bildiği Sovyetler'e doğru ... Ümit edenler haklı Ümit insanın hakkı ... Ama yakında esaretten kaçıp yeni bir tuzağa düştüğünü anladı. Anlamaya başlıyorum inancımı kaybetmek pahasına...

Şairi, Stalin'in KGB rejimi şimdi yaşadığım ve o zamanlar yasak olan yazarlar kasabası Peredelkino'ya yerleştirdi ve ona uyanık gözetci Galina adında güzel doktor bir kadın tahkim etti. Galina'da erkeğini yalnız bırakmıyor ve attığı her adımını izliyordu.

Şairin kalbi bu esarete dayanamadı ve ikinci kaçışı Galina'dan yeni aşık olduğu Vera'ya oldu. Bu sadece aşk uğruna değil bir tür siyasi özgürlüğe doğru kaçıştı. Ama bu özgürlük de aldatıcıydı: varlığını vatan özlemi sarmış, vatansız yaşayamaz olmuştu.



Hatırlıyorum: Türkiye'den yeni gelen yazarımız Mehdi Hüseyin, Nazım Hikmet ve ben Moskova otelinde yolculuktan bahseden Mehdi'yi dinliyor o da getirdiği kitap-dergi-gazeteleri ferah-sevinçle bize gösteriyor hevesle Türkiye ve İstanbul izlenimlerinden söz açıyordu.

Nazım gördüklerinden, duyduklarından heyecanlanıyor içten içe azap çekiyordu ...

Şairin ağrı dolu mısraları: Kimi otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben özlemlerin ...



Kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir
Ben ayrılıkların... 
Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını. 
Ben hasretlerin..!

Nazım şaşkın halde: "Bana bir kitap veya dergi verebilir misin?" diye sordu. Mehdi: "İncilme" dedi "Yolculuk kayıtlarımı yazacağım, sonra veririm"


Nazım üzgün halde ayağa kalkıp o zamanlar zor bulunan ve ona lazım olan güneş gözlüğünü unutup bizi terk etti ...

Nazım'ın üçüncü kaçışı vatan hasreti ile ilgilidir: ayrılığa kalbi dayanamadı vakitsiz dünyamızdan göç etti: 62 ne yaştır ki? ..

Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?  

Asansöre sığmaz tabutum, 
Merdivenler de daracık...

Dördüncü kaçış arzusu - Ölümünden sonra:Kabrinin üstünde yükselen dev kaya parçasında bulunan Nazım'ın ayaktaki silueti yürüyüş şeklindedir, sanki taştan çıkarak bize dogru, yaşama, vatana doğru koşmak istiyor.


Bizi vatanını, halkını, yaşadığımız hayatı görüp Nazım ne diyecektir zamanımıza? ..

İster mi şimdi misafirperver, dünyaya tüm yolları açık olan vatan Nazım'ın dönmesini? ..

Sustum, bırakmadım "yok" kopsun dilimin ucundan.
 

 

Nazım Hikmet Hiroşima Şiiri


Ve nihayet en son Recep Tayyip Erdoğan’ın hanımı Emine Erdoğan’ın teşebbüsü ile bazı Arap ve Müslüman devletlerinin hanımları, Filistin faciasına itiraz olarak Ankara’da toplandılar. Ben Emine hanımın konuşmasını Türkiye’nin ATV kanalında izliyordum. Filistin’de masum çocukların katledilmesi hakkında gözyaşları içinde konuşuyordu. Konuşmasının sonunda iyice hüzünlenerek Nazım Hikmet’in Hiroşima
bombardımanında yanıp küle dönmüş Japon çocuğu hakkında yazdığı şiiri okudu. Emine Hanım hazin sesle bu şiiri okudukça ara sıra katliamı belgeleyen görüntüler ekrana geliyordu. Bombardımanlar, tank ateşleri altında helak olmuş, yaralanmış, sakat kalmış, Filistinli çocuklar… sanki Nazım Hikmet’in mısraları sırf onlar için yazılmıştı. Büyük sanatın gücü buradadır. Sanat ne zaman tanır, ne mekan… Nazım’ın helak olmuş günahsız çocuklara atfettiği şiir, Filistinli çocuklara da, Hocalı’da gaddarca katledilen minicik yavrularımıza da aynı derecede aittir.

Siyasi rejimler iktidarlar değişir sonra hakiki sanat galip gelir. Hürmet beslediğim, duyarlı Türkiye âlimlerinden Turan Yazgan ile çok meselelerde fikirlerimiz örtüşür ama Nazım Hikmet konusu tartışmalarımıza neden olur. Bir defa Turan Bey tartışmamızın gergin anında Nazım’ı “Vatan Haini” olarak adlandırınca dayanamadım. “Bu ifadeyi o dönemin başbakanı Adnan Menderes söylemişti,” dedim. “Onu da astınız.” Ama şimdi Menderes’e muhteşem bir anıt mezar yükselttik” dedi. “Gün gelir Nazım’a ondan daha muhteşemi yükseltilir” dedim.


ANAR
Nazım Hikmet KEREM GİBİ
“Nazım Hikmet’in Hayatı ve Sanatı Hakkında Düşünceler”



Nazım Hikmet Hiroşima şiiri sözleri


Kapıları çalan benim
Kapıları birer birer
Gözünüze görünemem
Göze görünmez ölümler

Hiroşima da öleli
Oluyor bir on yıl kadar
Yedi yaşında bir kızım

Saçlarım tutuştu önce
Gözlerim yandı kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu

Çalıyorum kapınızı
Teyze amca bir imza ver
Çocuklar öldürülmesin
Şekerde yiyebilsinler

Ayrılığı Öğretemezsin Şiiri

Ayrılığı Ögretemezsin


Belki ben sana sevmeyi öğretemem.
Ama sen de bana unutmayı öğretemezsin.
Bu mevsim ki, yollarda zakkumların açtığı,
Çok yakınlarda sabahlardan bir sabah.
Seni gerçekten insanca kucaklasam sımsıkı
Ve yüreğimi avuçlarına koysam, ne dersin?
Belki ben sana kavuşmayı öğretemem,
Ama sen de bana ayrılığı öğretemezsin.
Nazım Hikmet Ran

19 Mayıs 2013 Pazar

Nazım Hikmet RAN Şiirleri – Sen Benim Sarhoşluğumsun

SEN BENİM SARHOŞLUĞUMSUN…

Sen benim sarhoşluğumsun…
Ne ayıldım, ne ayılabilirim,
Ne ayılmak isterim.
Başım ağır, dizlerim parçalanmış
Üstüm başım çamur içinde
Yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

 Nazım Hikmet RAN

 

Sen Nazım Hikmet

Nazım Hikmet in Şiirleri - Sen Şiiri

“Büyük Türk şairi Nazım Hikmet’in şahsiyeti Latin Amerika’da inanılmaz bir heyecan yaratmıştı. Onun, Türkiye’nin kurtuluşu için savaşması bizim şair ve yazarlarımızın verdiği mücadeleyle aynıydı. Çok farklı, birbirinden çok uzak yıllarda Nazım Hikmet ve bizim yazarlarımız aynı insani hasrette ve şairlerimiz de aynı insani problemleri ifade etmede birleşiyordu.” Miguel Angel Astuiras. Latin Amerika’nın diğer bir Nobel Ödülü sahibi Şilili şair Pablo Neruda, Viyana’da Zekeriya Sertel’e şöyle demiş: “Nazım’a sahip çıkın, biz onun yanında şair bile sayılmayız.”

Yalnız çağdaşları değil daha sonraki nesillerden, bir zaman çok popüler olan sanatçılardan İngiliz drama yazarı Harold Pinter’den tutun Rus şair Yevgeni Yevtuşenko’ya kadar birçok şair de Nazım’a hayran olanlar arasındadır. 


Sen / Nazım Hikmet

En güzel günlerimin
üç mel’un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel’un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
üç mel’un adamı var:
Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..
Sana gelince…
Yazıyorsun..
Okuyorum..
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için…
En güzel günlerimin
üç mel’un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi…
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi…
Sana gelince…
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün…
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
1933

Nazım Hikmet'in Çocukken Yazdığı Şiiri

Nazım Hikmet, 1914 Yılında, Daha Çocukken Şu Mısraları Yazmış:

“Yine büyük Türk adı
Dağlar, taşlar aşacak
Yine Türk’ün bayrağı
Kaleleri yıkacak
Yine Türk’ün gemisi
Denizleri aşacak
Anar. “Kerem gibi”
Yine Türk’ün sanatı
Avrupa’ya taşacak
Yine Türk’ün sinesi
Vatan aşkıyla dolacak
İşte bundan emin ol
Emin ol ki, olacak
Yine Türk’ün tarihi
Yıldızlı sayfalar yazacak.”
Kırk beş yıl sonra ise şöyle demişti:
“Memleketimi seviyorum:
Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım.
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
Memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
Memleketim:
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
Kurşun kubbeler ve fabrika bacaları…
Hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır.
Çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
Yarı aç, yarı tok,
Yarı esir…”

Türk Şiirinin “Prometheus”u Nazım Hikmet

Büyük Türk şairi Nazım Hikmet Sovyetler Birliği’ne geldikten birkaç yıl sonra 1957 yılında Bakü’yü ziyaret etmişti. O, burada büyük törenle karşılanmış, Bakü Devlet Üniversitesi’nde öğrencilerle görüşmüştü. Görüşü giriş sözü ile açan rektör Yusuf Mehmetaliyev’dir. Şairin Bakü’ye gelmesini büyük ve önemli olayolarak değerlendirmişti.

nazım hikmet kadın şiiriFiloloji Fakültesi Dekanı Ali Sultanlı konuşmasında Bugüne deyin ki, biz Nazım Hikmet gibi bir konuk kabul etmemişdik. Biz onu kendi şairimiz gibi seviyoruz. Kalbi sadece mücadele aşkı ile atan Nazım Hikmet Türk şiirinin Prometheus“udur diye bildirmişti.
Nazım Hikmet Bakü’de Ağlamıştı
Türk asıllı iki kız “yürüyen adam” ve “davetşiirlerini okumuş, eserlerini ana dilinde duyan şair ise gözyaşlarını tutamayarak kızları bağrına basmıştı.
Daha sonra şair çıkışında Bakü’ye 30 yıldır gelmediğini, şehrin çok değiştiğini söylemişti. “Bugün ömrümün en güzel günlerinden biridir. Bakü’ye gelmeyeli tam 30 yıl oluyor. Bakü’yü tanıyamadım . Yoldaşlar, siz çok mutlusunuz. Ben Türkiyemi de böyle görmek istiyorum “.
Gençtir, yazacak
1958 yılında yeniden Bakü’ye gelen şaire besteci Arif Melikovun onun piyesi temelinde bale yazmak istediği söylenmiş, Nazım Hikmet ise “Gençtir, yazacak” diye cevap vermişti. Bundan sonra “Aşk efsanesi” ortaya çıkmıştı.
Genellikle, onun Azerbaycan’la ilgili yaratıcı çalışmaları bununla yekünleşmiyordu. Nazım Hikmet birçok şair ve yazarlarla dostluk ilişkisi kurmakla birlikte, onlara şiirler de ithaf etmişti. Onun sözlerine bir çok şarkılar bestelenmiştir. R.Babayev şairin “Kafatası” piyesine illisturasiyalar çekmiş, M. Rzayeva ise büstünü hazırlamıştı.
Cevapsız kalan soru …
Nazım Hikmet’in Bakü’ye seferleri sırasında KGB daima onu gözaltında tutuyordu. Hatta Bakü Devlet Üniversitesi’nde konuşması sırasında bir öğrencinin kendisine yönelttiği “Azerbaycan dilini bilmeyen veya bilip bu dilde konuşmayan aydınlara tutumunuz ne” sorusunu da cevapsız bırakmıştı. Şairin Türk olması ve Azeriler arasındaki nüfuzu, bu arada devlet organlarını da rahatsız ediyormuş.

16 Mayıs 2013 Perşembe

Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar - Nazım Hikmet Şiirleri

N. Hikmet Ran’dan Çocuk ve Umut Konulu Güzel Şiir Sözleri

 


Güzel Günler Göreceğiz…

Güzel günler göreceğiz çocuklar 
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler 
Hani şimdi bize
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
Yalnız cumaları,yalnız pazarları
Hani şimdi biz
Bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
Açılır kara kaplı kitap:Zindan
Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve
Çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir
Hani şimdi biz
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz

NAZIM HİKMET RAN
1930

8 Haziran 2012 Cuma

Nazım Hikmet Ran Aşk Şiirleri

Artık ne geri gelmeni beklerim ne de ben gelirim. Nasılsa ben bir şey kaybetmedim, sen bensizliği seçtin. Karar senin. (nazım hikmet şiirleri)


[caption id="attachment_16067" align="alignnone" width="535" caption="nazım hikmet şiirleri"][/caption]

20 Mayıs 2012 Pazar

Nazım Hikmet in Şiirleri

Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya. (nazım hikmet in şiirleri)


 

Kararmasın yeter ki; sol memenin altındaki cevahir! (nazım hikmet in şiirleri)


 

Düşmana inat birgün daha fazla yaşayacaksın. (nazım hikmet in şiirleri)