nazım hikmet şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nazım hikmet şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mayıs 2013 Cuma

Vera’nın Resmi – Nazım Hikmet RAN

VERA’NIN RESMİ
Kimseler yapamaz senin resmini
Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin
Aramasınlar seni renklerin atlıkarıncasında
Dayanmış tahta parmaklığa bir bağ taraçasında iklimler
Bizden en uzak gezegenin kederi
Aramasınlar seni uyaklarında ışıkla gölgenin
Sen oyunun dışındasın oylumların da yüzeylerin de
Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır
Kimseler yapamaz senin resmini
Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin
Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
Gümüş kanatlı bir balık sıçrıyor enginde
Aynaların içine girip ötelere gitme boşu boşuna
Yitirilmiş erkekler gelir kadınlar koğuşuna geceleri
Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
Bir açılıp bir kapanır kapılar yüreğinde
Senin resmini ben yapacağım.

“Vera’nın Resmi”, Nazım’ın 04 Mayıs 1962 yılında  eşi Vera için yazdığı bir şiirdir.
Vera Tulyakova Hikmet, Nazım Hikmet’in 1960 ‘da Moskova’da evlendiği son eşidir. Nazım, eşi Vera’ya bir çok şiir yazmıştır.

23 Mayıs 2013 Perşembe

HASRET - NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ


HASRET  - NAZIM HİKMET'İN EN GÜZEL ŞİİRLERİ

Şiirler

Denize dönmek istiyorum!
Mavi aynasında suların:
boy verip görünmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!

Gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider!
Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder.
Elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter.
Ve madem ki bir gün ölüm mukadder;
Ben sularda batan bir ışık gibi
sularda sönmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!
Denize dönmek istiyorum!

BİR AYRILIŞ HİKAYESİ - NAZIM HİKMET ŞİİR


BİR AYRILIŞ HİKAYESİ - NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ

Şiirler

Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...

BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM - NAZIM HİKMET ŞİİRİ


BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM - NAZIM HİKMET

Şiirler

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.

SEN BENİM SARHOŞLUĞUMSUN - NAZIM HİKMET'İN ŞİİRLERİ


SEN BENİM SARHOŞLUĞUMSUN - NAZIM HİKMET

Şiirler

Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

SENİ DÜŞÜNÜRÜM - NAZIM HİKMET ŞİİRLER


SENİ DÜŞÜNÜRÜM ŞİİRİ - NAZIM HİKMETŞiirler


Seni düşünürüm
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın

Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü

Sebebi ne
Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
Sen böyle uzakken senin sesini duyup
Yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine
Ellerine dokunmak isterim
Dokunamam
Arkasından camın
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
Alaca karanlığımda oynadığım dramın

SENİ DÜŞÜNMEK ŞİİRİ - NAZIM HİKMET


SENİ DÜŞÜNMEK - NAZIM HİKMET

Şiirler

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.

nazım hikmet şiirleri

21 Mayıs 2013 Salı

Münevver’in Doğum Günü - Nazım Hikmet Siirleri

Nazım Hikmetin Doğum Günü Siirleri


Münevver’in Doğum Günü
Münevver’in Doğum Günü - Nazım Hikmet Siirleri


Yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
Yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere.

Nazım Hikmet Ran













Nazım’ın hayatta da, sanatçılığında da en doğru ve kısa seciyyesini Vâlâ Nureddin ilginç bir teşbihle ifade еtmiştir: “Tren gider ve yolcular öyle оtururlar ki, kimi pеncerelerden arkada kalanları kimi de ilerdekileri görür. Bu hayat treninde Nazım, her zaman ileriye bakan ve ileriyi görenlerdendi.

Nazım, yеgâne biyоgrafisini şiirle yazmış:


“1902-de dоğdum
Dоğduğum şehre dönmedim bir daha.
Üç yaşında Helep’te paşa tоrunluğu yaptım.
Оn dоkuzumda Mоskova’da Kоmünist üversite öğrenciliği
Ve ön dördümden beri şairlik еderim.


Ama bu pоеtik biyоgrafi bile dönemler bakımından tam doğru dеğil. Bazi ihtimallere göre nüfus kayıtlarında Nazım’ın yaşını biraz küçük yazmışlar. Ne yazık ki, dоğum yılını değil dоğum gününü de doğru bilmiyormuş. 


Ekber Babayev anlatıyor: 

“1952 yılında Mоskova’da, şairin 50. Doğum gününü kutlamak istiyorlardı. Karar aldılar ki, Ocak ayında
Merkezi Edebiyyatçılar Еvinde bir gece tertiplesinler. Çоk yoğun programlar yapılan Edebiyatçılar Еvi sadece 20 Ocakt’a bоş idi ve bu günü Nazım’ın dоğum günü kabul etmeyi kararlaştırdılar.”


Ama Nazım, elbette ömrünün en önemli dönemlerini sanatında: Rоmanında, şiirlerinde, о sıradan “otоbiyоgrafi” şiirinde aksеttirmiştir.


“Dоğduğum şehre bir daha dönmedim” dеrken haklıydı. Mustafa Kamal gibi, Vâlâ Nureddin gibi Nazım da şimdi Yunanistan sınınrları içinde kalan ve о zamanlar Оsmanlı İmparatorluğunun bir parçası olan Selanik şehrinde dünyaya gelmiş. 1963 yılında Mоskova’da vefat etti. Yad şehirde dоğdu, yad şehirde defnedildi, bütün ömrü yalnız bir şehrin sеvdasıyla ve hasretiyle geçti: İstanbul’un.


“Unutmayacaksın ananın sıfatıyla şehrinin sıfatını.”

Alarga Gönül Şiiri - Nazım Hikmet Güzel Şiirler

Alarga Gönül Şiiri - Nazım Hikmet Güzel Şiirler
Alarga Gönül

Alarga gönül:
Demir al...
Kırmızı bir amiral
gibi kaptan köprüsüne çık...
Karşında deniz:
kaşı çatık
sana bakan
kocaman
mavi bir göz...

Alarga gönül,
palamarı çöz...
Amiral
demir al...

Gönül kaptan köprüsüne çık...
Çayır kokusu alan
bir tay gibi kokla açık denizleri...
Çevirmesin senin kafanı geri
geride kalanlara doğru giden
dümen suyunun köpüklü izleri...

Alarga gönül,
palamarı çöz...
Amiral
demir al...

Sür gemiyi dalgaların gözüne...
kulak asma Fikretin sözüne...
Çocuğun anan
olan:
denize inan...

Alarga gönül
daha alarga
daha alarga
daha
daha!

Alarga gönül
alarga...

1930

Nazım Hikmet Ran

Ağlamak Meselesi Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler

Ağlamak Meselesi Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler
Ağlamak Meselesi

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?

Neylersin alışkanlık
için kan ağlarken yüzün güler
dikilitaş gibi dinelirsin yine.
Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
anneler gibi ağlamanın yiğitliğine?

Nazım Hikmet Ran

Ağa Camii Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler

Ağa Camii Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler
Ağa Camii

Ağa Camii;
Havsalam almıyordu bu hazin hali önce
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce
Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allahımın ismini daha çok candan andım.
Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen!
Böyle sokaklarda ki, anası can verirken,
Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var...
Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar,
En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini,
Üstünde orospular yükseltiyor sesini.
Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor,
Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor.
Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu,
Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu
Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen
Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen!
Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster
Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer
Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla,
Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla!'

Nazım Hikmet Ran

Açlık Ordusu Yürüyor Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler

Açlık Ordusu Yürüyor Şiiri - Nazım Hikmet Şiirler
Açlık Ordusu Yürüyor

Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeğe doymak için
ete doymak için
kitaba doymak için
hürriyete doymak için.
Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin
yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak
yürüyor ayakları kan içinde.
Açlık ordusu yürüyor
adımları gök gürültüsü
türküleri ateşten
bayrağında umut
umutların umudu bayrağında.
Açlık ordusu yürüyor
şehirleri omuzlarında taşıyıp
daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri
fabrika bacalarını
paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak.
Açlık ordusu yürüyor
ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp
ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta.
Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için
hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor
yürüyor ayakları kan içinde.

9 Ağustos 1962

Nazım Hikmet Ran

Açların Gözbebekleri Şiiri - Nazım Hikmet Şiirleri

Nazım Hikmet'in Şiirleri


Nazım Hikmet Şiirleri
Açların Gözbebekleri

Değil birkaç
değil beş on
otuz milyon

bizim!

Onlar
bizim!
Biz
onların!
Dalgalar
denizin!
Deniz
dalgaların!

Değil birkaç
değil be on
30.000.000
30.000.000!
Açlar dizilmiş açlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız
sıska cılız
eğri büğrü dallarıyla
eğri büğrü ağaçlar!
Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız
açlar dizilmiş açlar!

Bunlar!
Yürüyen parçaları
o kurak
toprakların!

Kimi
kemik
dizlerine vurarak
yuvarlak
bir karın
taşıyor!

Kimi
deri... deri!
Yalnız
yaşıyor
gözleri!
Uzaktan
simsiyah sivriliği
nokta nokta uzayıp damara batan
kocaman balı bir nalın çivisi gibi
deli gözbebekleri,
gözbebekleri!
Hele bunlar
hele bunlarda öyle bir ağrı var ki,
bunlar
öyle bakarlar ki!...
Ağrımız büyük!
büyük!
büyük!
Fakat
artık imanımıza inemez tokat!
Demirleşti bağrımız,
çünkü ağrımız
30.000.000
deli gözbebekleri!
Gözbebekleri!
Ey
beni
ağzı açık
dinleyen adam!
Belki arkamdan bana
bu kalbini
haykırana
“kaçık”
diyen adam!
Sen de eğer
ötekiler
gibi kazsan,
bir mana
koyamazsan
sözlerime
bak bari gözlerime;
bunlar:
Deli gözbebekleri!
Gözbebekleri!

Nazım Hikmet Ran

Nazım Hikmet - 19 Yaşım Şiiri

Nazım Hikmet'in En Güzel Şiirleri


Nazım Hikmet'in En Güzel Şiirleri
19 yaşım

Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım
19 yaşım
Sana anam gibi hürmet ediyorum
edeceğim
Senin ilk arşınladığın yoldan gidiyorum
gideceğim
Benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım
19 yaşım
*
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım
Oturuyor 19 yaşım
yatağımın başucunda
ellerimin avucunda
bana diyor ki;
-- kafamızda getirelim geri
o delikanlı günleri cancazım,
o dehşetli güzel günleri...
*
Köpüklü şahlanışların dönüm yeri..
Dünyanın altıda biri;
kan içinde doğuran ana..
İstasyondan istasyona
yalınayak
tankları kovalayarak
açlıkla yarış...
Şarkıların boyu kilometre
ölümün boyu bir karış...
*
Kafkas;
güneş
Sibirya;
kar
Seslenebildiğiniz kadar ses-
-lenin
24 saatte 24 saat Lenin
24 saat Marks
24 saat Engels
Yüz dirhem kara ekmek,
20 ton kitap
ve 20 dakika şey! ..
*
Ne günlerdi heheheeey
onlar ne günlerdi ahbap! ! ..
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım
Duruyor karanlıkta 19 yaşım
Lambayı yakıyorum
ona hayretle
muhabbetle
hürmetle
ve daha bilmem neyle bakıyorum
bakışıyoruz
*
Yılların arkasında çırptı kanadını
'Strasroy Ploşaat' ın saat kulesi
Yaşıyor herhangi bir 24 saatini
Vatandaş kavgasının darülfünun talebesi;
Balık çorbası, tüfek talimi, tiyatro, balet
KİTAP..
Patetes kamyonu başında süngü tak bekle nöbet
KİTAP... KİTAP...
Madde, şuur, istismar, fazla kıymet
KİTAP... KİTAP... KİTAP...
Manikür;
hayır,
Diş fırçası;
evet.
KİTAP... KİTAP... KİTAP...
Bu ne 24 saat
bu ne 24 saattir ahbap! !
*
Aşk;
yoldaş,
Profesör;
yoldaş,
Zenci;
coni,
Alman;
Telman,
Çinli;
Li
Ve 19 yaşım
yoldaş da yoldaş, yoldaş da yoldaş,
yoldaşım...
Yılların arkasında yuvarlanıyor başım
başım yuvarlanıyor
Uzun saçlarından tutuştu yıllar
yıllar yanıyor
yanıyor da yanıyor...
*
Oku
Yaz
Boz
Bağır
Çağır!
Bütün kuvvetinle nefes al...
KaFanda, kalbinde
etinde
iskeletinde ihtilal...
İhtilal;
gündüz-gece
Gece ormanda çam dalları yakarak,
bembeyaz
yusyuvarlak aya bakarak,
hep bir ağızdan şarkılar söyleniyor..
Ve bu anda
kuvvetli dinç
bir ağrıdan gelen deli bir sevinç
sıçrar atlar köpüklenir çatlar
kafanda...
*
Haaayydaa,
beyaz orduları dumanlı ufuklar gibi önüne katan
bir kızıl süvarisin,
bir kızıl süvariyim,
bir kızıl süvariyiz,
bir kızıl, , , , ,
Geçti üç yıl
Ey benim 19 yaşım,
Ormanda çam dalları yaktığımız
hep bir ağızdan şarkılar söyleyerek aya baktığımız
gecelerin üstünden........
Ben yine söylüyorum aynı şarkıları
Döndürmedi rüzgar beni havada yaprağa,
ben kattım önüme rüzgarı...
Ve sen ki en yıkılmazları yıkabilirsin,
gözüme bakabilir
elimi sıkabilirsin...
Ve sen ki...
Sen,
BENİM İLK ÇOCUĞUM, İLK HOCAM, İLK YOLDAŞIM
19 YAŞIM

Nazım Hikmet Ran

Nazım Hikmet - 1 Mayıs da Şiiri

nazım hikmet şiirleri
 1 Mayıs da

Yaşım yirmi
Lenin sağ
Kızıl Meydan'da
Yüzellibin insan
Otuzbeşyıl geçti aradan
Yaşım yine yirmi
Lenin yine sağ
Kızılmeydanlar'da
Bir milyon insan

Nazım Hikmet Ran

Nazım Hikmet'in Mikail Refili'ye ağıt şiiri

Nazım, Mikail Mikail Refili'ye ağıt


Mikail Refili şairdi.

Azerbaycan dilinde ilk serbest şiirleri o yazmaya başladı.


Fakat kısa sürede batıcılıkla, türkperestlikle ve suçlandıı ve şiirden uzaklaştırıldı.

Hem de âlim idi, profesör oldu kısa sürede.

BDU-da, APİ-de ders dedi, Azerbaycan klasikleri (Nizami, Ahundov, Vazeh vb.) Hakkında Rusça kitaplar yazdı, bu eserleri Moskova'da yayınladı.


Akademisyenlik faaliyetleri yüzünden keskin yaptırımlara maruz kaldı.

Yazarlar Birliği'nden atıldı.

Nazım Hikmet yakın dost oldu.

Onun ölümü Nazim Hikmet'i derinden etkilemişti, Nazım onun adını bir şiiri ile ölümsüzleştirdi.



Mikail Refiliye ağıt

neslimin yaprak dökümü başladı,
çoğumuz, kışa giremeyeceğiz.

deliye döndüm refili,
haberini alır almaz...
ne diyecektim...
aklında mı, mikail...
ama artık aklın yok,
burnun, ağzın, gözlerin yok,
kardeşim, bir kemik yığınısın
bakü'de bir mezarlıkta.

ne diyecektim...
moskova'da, bizde, bir yılbaşı gecesi,
sofrada, dibinde donanmış çam ağacının
kocaman bir oyuncak gibiydin pırıl pırıl.
pırıl pırıl gözlerin, dazlak kafan,
saygıdeğer göbeğin.

dışarıda geceye bulanmış karşı bir orman.
sana bakıp düşünüyordum:
eski şarap fıçısı gibi keyifli, hazret,
eski şarap fıçısı gibi sağlam.
benden çok sonra ölecek.
arkamdan bir de makale döktürür,
bir şiir yahut:
"nazım'la moskova'da 24'te tanıştım filan"

sahi, mikail, şair olabilirdin,
profesör oldun.
ama mesele bunda değil.
yapılan işin ya çok iyisi yaşıyor bizden sonra,
ya çok kötüsü.

seninki orta halliydi sanırım,
benimki de öyle.
yani, sesimiz bu kubbede kalacak diye
tesellimiz yok.
ben kendi payıma üzülmüyorum buna,
tesellisiz yaşamayı becerdim,
beceririm tesellisiz ölmesini de,
senin gibi refili.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Cengiz Hüseyin'in Günlüğü: İster mi vatan Nazım Hikmet'in dönmesini?

Defnine katıldığım şiir dünyasının büyük ustası Nazım Hikmet'in ölümünden elli yıl geçiyor ... Bu seferki Türkiye gezimde (İstanbul'da "Muhammed Mehmet Memiş" romanım yayımlanmıştır) Nazım'ın hayatında olan dört kaçışını yad ettim.

 

Birinci kaçışı umutlarla doluydu: İstanbul'dan özgür diyar bildiği Sovyetler'e doğru ... Ümit edenler haklı Ümit insanın hakkı ... Ama yakında esaretten kaçıp yeni bir tuzağa düştüğünü anladı. Anlamaya başlıyorum inancımı kaybetmek pahasına...

Şairi, Stalin'in KGB rejimi şimdi yaşadığım ve o zamanlar yasak olan yazarlar kasabası Peredelkino'ya yerleştirdi ve ona uyanık gözetci Galina adında güzel doktor bir kadın tahkim etti. Galina'da erkeğini yalnız bırakmıyor ve attığı her adımını izliyordu.

Şairin kalbi bu esarete dayanamadı ve ikinci kaçışı Galina'dan yeni aşık olduğu Vera'ya oldu. Bu sadece aşk uğruna değil bir tür siyasi özgürlüğe doğru kaçıştı. Ama bu özgürlük de aldatıcıydı: varlığını vatan özlemi sarmış, vatansız yaşayamaz olmuştu.



Hatırlıyorum: Türkiye'den yeni gelen yazarımız Mehdi Hüseyin, Nazım Hikmet ve ben Moskova otelinde yolculuktan bahseden Mehdi'yi dinliyor o da getirdiği kitap-dergi-gazeteleri ferah-sevinçle bize gösteriyor hevesle Türkiye ve İstanbul izlenimlerinden söz açıyordu.

Nazım gördüklerinden, duyduklarından heyecanlanıyor içten içe azap çekiyordu ...

Şairin ağrı dolu mısraları: Kimi otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben özlemlerin ...



Kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir
Ben ayrılıkların... 
Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını. 
Ben hasretlerin..!

Nazım şaşkın halde: "Bana bir kitap veya dergi verebilir misin?" diye sordu. Mehdi: "İncilme" dedi "Yolculuk kayıtlarımı yazacağım, sonra veririm"


Nazım üzgün halde ayağa kalkıp o zamanlar zor bulunan ve ona lazım olan güneş gözlüğünü unutup bizi terk etti ...

Nazım'ın üçüncü kaçışı vatan hasreti ile ilgilidir: ayrılığa kalbi dayanamadı vakitsiz dünyamızdan göç etti: 62 ne yaştır ki? ..

Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?  

Asansöre sığmaz tabutum, 
Merdivenler de daracık...

Dördüncü kaçış arzusu - Ölümünden sonra:Kabrinin üstünde yükselen dev kaya parçasında bulunan Nazım'ın ayaktaki silueti yürüyüş şeklindedir, sanki taştan çıkarak bize dogru, yaşama, vatana doğru koşmak istiyor.


Bizi vatanını, halkını, yaşadığımız hayatı görüp Nazım ne diyecektir zamanımıza? ..

İster mi şimdi misafirperver, dünyaya tüm yolları açık olan vatan Nazım'ın dönmesini? ..

Sustum, bırakmadım "yok" kopsun dilimin ucundan.
 

 

Nazım Hikmet Hiroşima Şiiri


Ve nihayet en son Recep Tayyip Erdoğan’ın hanımı Emine Erdoğan’ın teşebbüsü ile bazı Arap ve Müslüman devletlerinin hanımları, Filistin faciasına itiraz olarak Ankara’da toplandılar. Ben Emine hanımın konuşmasını Türkiye’nin ATV kanalında izliyordum. Filistin’de masum çocukların katledilmesi hakkında gözyaşları içinde konuşuyordu. Konuşmasının sonunda iyice hüzünlenerek Nazım Hikmet’in Hiroşima
bombardımanında yanıp küle dönmüş Japon çocuğu hakkında yazdığı şiiri okudu. Emine Hanım hazin sesle bu şiiri okudukça ara sıra katliamı belgeleyen görüntüler ekrana geliyordu. Bombardımanlar, tank ateşleri altında helak olmuş, yaralanmış, sakat kalmış, Filistinli çocuklar… sanki Nazım Hikmet’in mısraları sırf onlar için yazılmıştı. Büyük sanatın gücü buradadır. Sanat ne zaman tanır, ne mekan… Nazım’ın helak olmuş günahsız çocuklara atfettiği şiir, Filistinli çocuklara da, Hocalı’da gaddarca katledilen minicik yavrularımıza da aynı derecede aittir.

Siyasi rejimler iktidarlar değişir sonra hakiki sanat galip gelir. Hürmet beslediğim, duyarlı Türkiye âlimlerinden Turan Yazgan ile çok meselelerde fikirlerimiz örtüşür ama Nazım Hikmet konusu tartışmalarımıza neden olur. Bir defa Turan Bey tartışmamızın gergin anında Nazım’ı “Vatan Haini” olarak adlandırınca dayanamadım. “Bu ifadeyi o dönemin başbakanı Adnan Menderes söylemişti,” dedim. “Onu da astınız.” Ama şimdi Menderes’e muhteşem bir anıt mezar yükselttik” dedi. “Gün gelir Nazım’a ondan daha muhteşemi yükseltilir” dedim.


ANAR
Nazım Hikmet KEREM GİBİ
“Nazım Hikmet’in Hayatı ve Sanatı Hakkında Düşünceler”



Nazım Hikmet Hiroşima şiiri sözleri


Kapıları çalan benim
Kapıları birer birer
Gözünüze görünemem
Göze görünmez ölümler

Hiroşima da öleli
Oluyor bir on yıl kadar
Yedi yaşında bir kızım

Saçlarım tutuştu önce
Gözlerim yandı kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu

Çalıyorum kapınızı
Teyze amca bir imza ver
Çocuklar öldürülmesin
Şekerde yiyebilsinler

Ayrılığı Öğretemezsin Şiiri

Ayrılığı Ögretemezsin


Belki ben sana sevmeyi öğretemem.
Ama sen de bana unutmayı öğretemezsin.
Bu mevsim ki, yollarda zakkumların açtığı,
Çok yakınlarda sabahlardan bir sabah.
Seni gerçekten insanca kucaklasam sımsıkı
Ve yüreğimi avuçlarına koysam, ne dersin?
Belki ben sana kavuşmayı öğretemem,
Ama sen de bana ayrılığı öğretemezsin.
Nazım Hikmet Ran

Nazım Hikmet in Şiirleri

  • Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya. (nazım hikmet in şiirleri)

  • Kararmasın yeter ki; sol memenin altındaki cevahir! (nazım hikmet in şiirleri)

  • Düşmana inat birgün daha fazla yaşayacaksın. (nazım hikmet in şiirleri)