şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

Nazım Hikmet'in Mikail Refili'ye ağıt şiiri

Nazım, Mikail Mikail Refili'ye ağıt


Mikail Refili şairdi.

Azerbaycan dilinde ilk serbest şiirleri o yazmaya başladı.


Fakat kısa sürede batıcılıkla, türkperestlikle ve suçlandıı ve şiirden uzaklaştırıldı.

Hem de âlim idi, profesör oldu kısa sürede.

BDU-da, APİ-de ders dedi, Azerbaycan klasikleri (Nizami, Ahundov, Vazeh vb.) Hakkında Rusça kitaplar yazdı, bu eserleri Moskova'da yayınladı.


Akademisyenlik faaliyetleri yüzünden keskin yaptırımlara maruz kaldı.

Yazarlar Birliği'nden atıldı.

Nazım Hikmet yakın dost oldu.

Onun ölümü Nazim Hikmet'i derinden etkilemişti, Nazım onun adını bir şiiri ile ölümsüzleştirdi.



Mikail Refiliye ağıt

neslimin yaprak dökümü başladı,
çoğumuz, kışa giremeyeceğiz.

deliye döndüm refili,
haberini alır almaz...
ne diyecektim...
aklında mı, mikail...
ama artık aklın yok,
burnun, ağzın, gözlerin yok,
kardeşim, bir kemik yığınısın
bakü'de bir mezarlıkta.

ne diyecektim...
moskova'da, bizde, bir yılbaşı gecesi,
sofrada, dibinde donanmış çam ağacının
kocaman bir oyuncak gibiydin pırıl pırıl.
pırıl pırıl gözlerin, dazlak kafan,
saygıdeğer göbeğin.

dışarıda geceye bulanmış karşı bir orman.
sana bakıp düşünüyordum:
eski şarap fıçısı gibi keyifli, hazret,
eski şarap fıçısı gibi sağlam.
benden çok sonra ölecek.
arkamdan bir de makale döktürür,
bir şiir yahut:
"nazım'la moskova'da 24'te tanıştım filan"

sahi, mikail, şair olabilirdin,
profesör oldun.
ama mesele bunda değil.
yapılan işin ya çok iyisi yaşıyor bizden sonra,
ya çok kötüsü.

seninki orta halliydi sanırım,
benimki de öyle.
yani, sesimiz bu kubbede kalacak diye
tesellimiz yok.
ben kendi payıma üzülmüyorum buna,
tesellisiz yaşamayı becerdim,
beceririm tesellisiz ölmesini de,
senin gibi refili.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Cengiz Hüseyin'in Günlüğü: İster mi vatan Nazım Hikmet'in dönmesini?

Defnine katıldığım şiir dünyasının büyük ustası Nazım Hikmet'in ölümünden elli yıl geçiyor ... Bu seferki Türkiye gezimde (İstanbul'da "Muhammed Mehmet Memiş" romanım yayımlanmıştır) Nazım'ın hayatında olan dört kaçışını yad ettim.

 

Birinci kaçışı umutlarla doluydu: İstanbul'dan özgür diyar bildiği Sovyetler'e doğru ... Ümit edenler haklı Ümit insanın hakkı ... Ama yakında esaretten kaçıp yeni bir tuzağa düştüğünü anladı. Anlamaya başlıyorum inancımı kaybetmek pahasına...

Şairi, Stalin'in KGB rejimi şimdi yaşadığım ve o zamanlar yasak olan yazarlar kasabası Peredelkino'ya yerleştirdi ve ona uyanık gözetci Galina adında güzel doktor bir kadın tahkim etti. Galina'da erkeğini yalnız bırakmıyor ve attığı her adımını izliyordu.

Şairin kalbi bu esarete dayanamadı ve ikinci kaçışı Galina'dan yeni aşık olduğu Vera'ya oldu. Bu sadece aşk uğruna değil bir tür siyasi özgürlüğe doğru kaçıştı. Ama bu özgürlük de aldatıcıydı: varlığını vatan özlemi sarmış, vatansız yaşayamaz olmuştu.



Hatırlıyorum: Türkiye'den yeni gelen yazarımız Mehdi Hüseyin, Nazım Hikmet ve ben Moskova otelinde yolculuktan bahseden Mehdi'yi dinliyor o da getirdiği kitap-dergi-gazeteleri ferah-sevinçle bize gösteriyor hevesle Türkiye ve İstanbul izlenimlerinden söz açıyordu.

Nazım gördüklerinden, duyduklarından heyecanlanıyor içten içe azap çekiyordu ...

Şairin ağrı dolu mısraları: Kimi otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben özlemlerin ...



Kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir
Ben ayrılıkların... 
Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını. 
Ben hasretlerin..!

Nazım şaşkın halde: "Bana bir kitap veya dergi verebilir misin?" diye sordu. Mehdi: "İncilme" dedi "Yolculuk kayıtlarımı yazacağım, sonra veririm"


Nazım üzgün halde ayağa kalkıp o zamanlar zor bulunan ve ona lazım olan güneş gözlüğünü unutup bizi terk etti ...

Nazım'ın üçüncü kaçışı vatan hasreti ile ilgilidir: ayrılığa kalbi dayanamadı vakitsiz dünyamızdan göç etti: 62 ne yaştır ki? ..

Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?  

Asansöre sığmaz tabutum, 
Merdivenler de daracık...

Dördüncü kaçış arzusu - Ölümünden sonra:Kabrinin üstünde yükselen dev kaya parçasında bulunan Nazım'ın ayaktaki silueti yürüyüş şeklindedir, sanki taştan çıkarak bize dogru, yaşama, vatana doğru koşmak istiyor.


Bizi vatanını, halkını, yaşadığımız hayatı görüp Nazım ne diyecektir zamanımıza? ..

İster mi şimdi misafirperver, dünyaya tüm yolları açık olan vatan Nazım'ın dönmesini? ..

Sustum, bırakmadım "yok" kopsun dilimin ucundan.
 

 

Nazım Hikmet in Şiirleri

  • Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya. (nazım hikmet in şiirleri)

  • Kararmasın yeter ki; sol memenin altındaki cevahir! (nazım hikmet in şiirleri)

  • Düşmana inat birgün daha fazla yaşayacaksın. (nazım hikmet in şiirleri)

     

19 Mayıs 2013 Pazar

Nazım Hikmet Herkes Gibisin Şiiri

Türkiye’de de Nazım’ın değerini yalnız solcu yazarlar değil, onun: “Türkçe’yi güzelleştirdiğini” itiraf eden Ziya Gökalp, “ Türk şiirinde kudretini ispat etmiş ve sanat savaşında zafer bayrağını çok yüksek bir tepeye diktiğini” söyleyen Halit Ziya Uşaklıgil, “Özgünlük, ilham ve kudret bakımından şaheserler sayılabilecek şiirler yazdığını” söyleyen Halide Edip Adıvar, “Nazım’dan sonra hiçbir şairin bu şöhrete ulaşamadığını” yazan Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi tamamen farklı düşüncelere sahip şahsiyetler, Türk edebiyatının ve
fikir dünyasının mümtaz simaları da anlamışlardır.


Bence sen de herkes gibisin – Nazım Hikmet Şiirleri

Herkes Gibisin
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.
Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.