23 Mayıs 2013 Perşembe

NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ - NAZIM HİKMET ŞİİR


NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ - NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ

Şiirler


Ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık...

Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair,
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
Ne güzel şey hatırlamak seni:

SENİ DÜŞÜNÜRÜM - NAZIM HİKMET ŞİİRLER


SENİ DÜŞÜNÜRÜM ŞİİRİ - NAZIM HİKMETŞiirler


Seni düşünürüm
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın

Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü

Sebebi ne
Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
Sen böyle uzakken senin sesini duyup
Yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine
Ellerine dokunmak isterim
Dokunamam
Arkasından camın
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
Alaca karanlığımda oynadığım dramın

SENİ DÜŞÜNMEK ŞİİRİ - NAZIM HİKMET


SENİ DÜŞÜNMEK - NAZIM HİKMET

Şiirler

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.

nazım hikmet şiirleri

21 Mayıs 2013 Salı

Nazım Hikmet Sözleri

Sitemizin bu bölümünde sizler için özenle seçtiğimiz; Nazım Hikmet'in en güzel sözleri - nazım hikmet sözleri - nazım hikmet in sözleri - nazım hikmet şiirleri sözleri - nazım hikmet aşk sözleri - nazım hikmet sevgi sözleri  ve nazım hikmet ran sözleri kategorisinde Nazım Hikmetin Sözlerini bulabilirsiniz.

20. Asırda, edebi ve politik tartışma merkezindeki adlardan birisi de, şüphesiz Nazım Hikmet'tir.
Nazım Hikmet, geçirdiği gel gitli bir yaşam, gönül verdiği yazarın söylemiyle dünyanın üstüne belâ olmuş bir ideoloji ve bu ideolojik kavgasına harcadığı sanatı ile geçmiş asrın edebi ve siyasi müzakerelerinin ana odaklarından biri olmuştur.

Günümüze kadar üzerine yüzlerce kitap ve binlerce eser kaydedilen Nazım Hikmet'in, genel olarak ideolojik bir yönden ve muayyen kalıplar içinde kıymetlendirildiğini söyleyebiliriz.

Önceki asrın politik kavgalarının karakteristik yanlarından birisi de benzer insanın birbirlerine taban tabana aykırı kavramlarla zikridir. Önceki asırda kişiler, düşünceler, yapıtlar ... ilgili oldukları ideolojik birlikler içinde mana bulmuş, kıymetli bulunmuş, kanunlaşmış veya tamamen tersi olmuştur.
Toplumlar, fikirlerinden ötürü "Hain, Yurtsever, Gerici, Çağdaş, Komünist, Faşist ...." olarak isimlendirilirken, onların kaydettiği yapıtlar da bu anlayışlar kapsamında derecelendirilmiştir. İşte bu tarz evrende Nazım Hikmet de hem "Moskova ajanı, Komünist, Vatan haini" aynı zamanda "Vatansever, Devrimci, Kahraman" olarak algılara yerleşmiştir.
Bu devirde, ideolojik fikirlerle kaynaşan kişilerin, ideolojiyi kabul edenlerce gözü kapalı kabul görmesi, onların yanlışlarının, hatalarının tesbit edilememesine de sebep olmuştur ki, bu kişilerden birisi de Nazım Hikmet Ran'dır. Nazım'da "Vatan hainliği" ve "Vatanperverlik" gibi iki aykırı anlayış arasında gidip gelen muktedir sanatçılarımızdan birisi olmuştur.

Nazım Hikmet'in En Güzel Sözleri - Nazım Hikmet Sözleri


SEN BENİM SARHOŞLUĞUMSUN…
Sen benim sarhoşluğumsun…
Ne ayıldım, ne ayılabilirim,
Ne ayılmak isterim.
Başım ağır, dizlerim parçalanmış
Üstüm başım çamur içinde
Yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.
 Nazım Hikmet RAN


Kimselere anlatamadım. Kendime bile.. Ola ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni. 

(Nazım Hikmet’in En Güzel Aşk Sözleri)

 

 

Benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir kelimene yetemedim; git, ne demekti sevgilim? (Nazım Hikmet Ran Aşk Şiirleri – Resimli Aşk Şiirleri Sözleri)


Artık ne geri gelmeni beklerim ne de ben gelirim. Nasılsa ben bir şey kaybetmedim, sen bensizliği seçtin. Karar senin. 

(nazım hikmet ran ayrılık şiirleri)

 

 

O bensizliği göze aldıysa, ben onsuzluktan bir şey kaybetmem. (nazım hikmet sözleri)

 

Dost uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek dostu bulmak zordur. (Nazım Hikmet Ran Dostluk Şiirleri)

 

 

Yaşamak : Ümitli Bir İştir Sevgilim Yaşamak : Seni Sevmek Gibi Ciddî bir İştir…

- Nazım Hikmet Aşk Sözleri

 

Artık ne geri gelmeni beklerim ne de ben gelirim. Nasılsa ben bir şey kaybetmedim, sen bensizliği seçtin. Karar senin. 

[Nazım Hikmet Sözleri]

 

O mavi gözlü bir devdi.

Minnacık bir kadın sevdi.

Kadının hayali minnacık bir evdi,

Bahçesinde ebruli hanımeli açan bir ev

(nazım hikmet aşk sözleri)



Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine…

Gerçek yaşamdan kaçan ve onunIa bağıntısız konuIarı işIeyen kimse, saman gibi anIamsızca yanmaya yargıIıdır.
YürekIi bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omuzuna ağır geIir!

KimseIere anIatamadım. Kendime biIe… OIa ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni.

Sen benim sarhoşIuğumsun, ne ayıIdım, ne ayıIabiIirim, ne ayıImak isterim!

O bensizIiği göze aIdıysa, ben onsuzIuktan bir şey kaybetmem.


ArkadaşIık ağaca benzer, kurudu mu bir daha yeşermez.

Geçtim putIarın ormanından baItaIayarak, ne de koIay yıkıIıyorIardı…

Her geIen sevmez ve hiçbir seven gitmez unutma. BiI ki; giden dönüyorsa sevdiğinden değiI, kaybettiğindendir asIında!

GeIinIer aynada saçını tarar, aynanın içinde birini arar. EIbet böyIe sizi de aradıIar. GeIinIere kıymayın efendiIer.


Gerçek şair kendi aşkı, kendi mutIuIuğu ve acısıyIa uğraşmaz. ŞiirIerinde haIkının nabzı atmaIıdır…

Artık ne geri geImeni bekIerim ne de ben geIirim. NasıIsa ben bir şey kaybetmedim, sen bensizIiği seçtin. Karar senin.

Dost uğrunda öImek koIay, fakat uğrunda öIünecek dostu buImak zordur…

Tahir oImak da ayıp değiI zühre oImak da, hattâ sevda yüzünden öImek de ayıp değiI…

Benim keIime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir keIimene yetemedim; git, ne demekti sevgiIim?

EIi koIu zincirIere vuruImuş, vatan çırıIçıpIak yere seriImiş. Oturmuş göğsüne teksasIı çavuş. BeyIer bu vatana nasıI kıydınız?

En güzeI deniz: henüz gidiImemiş oIanıdır. En güzeI çocuk: henüz büyümedi. En güzeI günIerimiz: henüz yaşamadıkIarımız. Ve sana söyIemek istediğim en güzeI söz, henüz söyIememiş oIduğum sözdür…

İçimde mis kokuIu kızıI bir güI gibi duruyor zaman…

Ve aynı ihtirasIa tekrar ediyorum yine. OnIar ki; toprakta karınca, su da baIık, havada kuş kadar çokturIar. Korkak, cesur, cahiI ve çocukturIar.

Ne acıdır insanın biIdiğini anIatamaması. ‘Ben’ deyip susması, ‘sen’ deyip ağIamakIı kaIması.

BoğazIanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman. Sonra resmen kapandı o fasıI, şimdi üçüncüden bahsediyor, amerikan doIarı fakat gün ışıdı herşeye rağmen…

Pişman değiIim! Sadece dön bak arkana; ne için, neIerden vazgeçtin? NeIer dururken, sen neyi seçtin…

Topraktan öğrenip kitapsız biIendir. Hoca Nasreddin gibi ağIayan, BayburtIu Zihni gibi güIendir. Ferhad’dır. Kerem’dir. ve KeIoğIan’dır.

Aşk, bazen gitmekIe kaImak arasında verdiğin en büyük savaştır. Sevmeyenin akIı, gerçekten sevenin kaIbi kazanır bu savaşı.

Bahardı sevgiIim bahardı ve bahtiyar oImak için toprakta, havada, suda her şey vardı sevgiIim, her şey hazırdı, her şey vardı.

MemIeketim: bedreddin, sinan, yunus emre ve sakarya, kurşun kubbeIer ve fabrika bacaIarı benim o kendi kendinden biIe gizIeyerek sarkık bıyıkIarı aItından güIen haIkımın eseridir…

Gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak.

Birgün bensizIik çaIar kapını. BenIi dünIeri düşünür, avunursun. Sanma ki yaIanIar içinde, ben gibi bir doğru buIursun.

Yağmur yağıyordu boyuna. Sözü onIar aIıp dediIer ona: ”Daha pazar kuruImadı kuruIacak. Esen rüzgâr duruImadı duruIacak. Boynu daha vuruImadı vuruIacak.”

Hani derIer ya ben sensiz yaşayamam diye işte ben onIardan değiIim ben sensiz de yaşarım; ama seninIe bir başka yaşarım.

Büyük bir hayaI kırıkIığı yaşayıp ben artık kimseyi sevemem deme! Unutma ki, en güzeI çiçekIer mezarIıkIarda yetişir.

Sende ben; imkansızIığı seviyorum fakat; asIa ümitsizIiği değiI…

Benim ideaIimdeki rejim oIsa, ben de seni astırırdım. Sonra da darağacının aItına oturup hüngür hüngür ağIardım!

Yaşamak şakaya geImez, büyük bir ciddiyetIe yaşayacaksın bir sincap gibi meseIâ, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey bekIemeden, yani, bütün işin gücün yaşamak oIacak.

Korkma bana âşık oImaktan ya da çekip gitmekten. Çünkü kaIbimdeki hiçbir cesedi sahipsiz bırakmadım ben.

Benim sevdasında benciI; ama yüreğinde sağIam sevdiğim. AkIıma geIişini seveyim: ne güzeI darma duman ediyorsun beni.

Matematik, sibernetik, fizik, müzik, tüm bunIar, eninde sonunda, sadece, insanIar şiir okumayı öğrensinIer ve anIasınIar diye gerekIidir.

Aykut Kocaman Nazım Hikmet'in Moskova'daki mezarını ziyaret etti - FOTO

"Fenerbahçe" futbol takımının Teknik Direktörü Aykut Kocaman, görkemli Türk şairi Nazım Hikmet'in Rusya'nın başkenti Moskova'daki mezarı ziyaret etti. Kocaman "Spartak" la Şampiyonlar Ligi "play-off" karşılaşmasının ilk görüşmelerinden önce bu adımı attı.

Aykut Kocaman, Moskova'daki Novodeviçi mezarlığında uyuyan şairin mezarı üzerine karanfil bıraktı.. Kulübün menajeri Hasan Çetinkaya'da hocaya eşlik etti. Kocaman, gazetecilere açıklamasında, sadece kendisi istediği için Türk şairinin mezarını ziyaret ettiğini söyledi.

Belirtelim ki, Nazım Hikmet 1963 yılında Moskova'da öldü. Türkiye Komünist Partisi'nin üyesi olan Hikmet, üst üste 11 kez hapse düştü. O, 1951 yılında Türkiye vatandaşlığından çıkarıldıktan sonra ömrünün sonuna kadar Moskova'da yaşadı. Sadece ölümünden 2 yıl sonra ülkesinde şiirlerinin yayılmasına izin verildi.

Sevgi Şiirleri Nazım Hikmet

Nazım Hikmet'in Sevgi Konulu Şiirleri - Nazım Hikmet Ran Şiir Sözleri


Sevgilim


sevgilim,
yalan söylersem sana,
kopsun ve mahrum kalsın dilim
"seni seviyorum"
demek bahtiyarlığından..

sevgilim,
yalan yazarsam sana,
kurusun ve mahrum kalsın elim
okşayabilmek saadetinden seni.

sevgilim,
yalan söylersem sana,
gözlerim iki nadim gözyaşı gibi
avuçlarıma aksınlar
ve…
görmesinler seni bir daha…

Nazım Hikmet Ran








 Beş Satırla...


Annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı.

1946

Nazım Hikmet Ran






Bir Acayip Duygu...

«Mürdüm eriği
çiçek açmıştır.
— ilkönce zerdali çiçek açar
mürdüm en sonra —

Sevgilim,
çimenin üzerine
diz üstü oturalım
karşı-be-karşı.
Hava lezzetli ve aydınlık
— fakat iyice ısınmadı daha —
çağlanın kabuğu
yemyeşil tüylüdür
henüz yumuşacık...
Bahtiyarız
yaşayabildiğimiz için.
Herhalde çoktan öldürülmüştük
sen Londra'da olsaydın
ben Tobruk'ta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut...

Sevgilim,
ellerini koy dizlerine
— bileklerin kalın ve beyaz
sol avucunu çevir:
gün ışığı avucunun içindedir
kayısı gibi...

Dünkü hava akınında ölenlerin
yüz kadarı beş yaşından aşağı,
yirmi dördü emzikte...

Sevgilim,
nar tanesinin rengine bayılırım
— nar tanesi, nur tanesi —
kavunda ıtrı severim
mayhoşluğu erikte...

yağmurlu bir gün
yemişlerden ve senden uzak
— daha bir tek ağaç bahar açmadı
kar yağması ihtimali bile var —
Bursa cezaevinde
acayip bir duyguya kapılarak
ve kahredici bir öfke içinde
inadıma yazıyorum bunları,
kendime ve sevgili insanlarıma inat.

7.2.1941

Nazım Hikmet Ran







 
İkimiz

İkimiz de biliyoruz, sevgilim,
öğrettiler:
aç kalmayı, üşümeyi,
yorgunluğu ölesiye
ve birbirimizden ayrı düşmeyi.
Henüz öldürmek zorunda bırakılmadık
ve öldürülmek işi geçmedi başımızdan.

İkimiz de biliyoruz, sevgilim,
öğretebiliriz:
dövüşmeyi insanlarımız için
ve her gün biraz daha candan
biraz daha iyi
sevmeyi...

Nazım Hikmet Ran







İstiklal

Bu zırhları, bu orduları tanırım,
benim de sularıma girdiler,
benim de toprağıma asker çıkardılar geceleyin.
Kanıma susamıştılar.
Çalmak istiyorlardı gözlerimin nurunu,
hünerini ellerimin.
Döktük denize onları
1922'ydi yıllardan...

Mısırlı kardeşim;
şarkılarımız kardeştir,
isimlerimiz kardeş,
yoksulluğumuz kardeştir,
yorgunluğumuz kardeş.

Şehirlerimde güzel, ulu, canlı ne varsa:
insan, cadde, çınar,
savaşında senin yanındalar.
Köylerimde Kelam-i Kadim okunuyor
senin dilinle,
senin zaferin için...

Mısırlı kardeşim,
biliyorum, biliyorum,
istiklal otobüs değil ki
birini kaçırdın mi, öbürüne binesin...
İstiklal sevgilimiz gibidir
aldattın mi bir kere
zor döner bir daha.

Mısırlı kardeşim,
kanalın sularına karıştı kanın.
İnsanin yurdu bir kat daha kendinin olur
toprağına, suyuna karıştıkça kanı.
Yaşanmış sayılmaz zaten
yurdu için ölmesini bilmeyen millet...

(1956)

Nazım Hikmet Ran







Karıma Mektup

11-11-1933
Bursa
Hapishanesi


Bir tanem!
Son mektubunda:
'Başım sızlıyor yüreğim sersem! ' diyorsun.
'Seni asarlarsa seni kaybedersem;
diyorsun;
'yaşıyamam! '
Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın kalbimin
kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı.
Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki sevgilim;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nazıma!

Ben,
alaca karanlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarı kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...

Karım benim!
İyi yürekli
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim:
ne diye yazdım sana
istendiğini idamımın,
daha dava ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
kellesini adamın.

Haydi bunlara boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal.
Paran varsa eğer
bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı,
Ve unutma ki
daima iyi şeyler düşünmeli
bir mahpusun karısı.

Nazım Hikmet Ran







Mavi Gözlü Dev

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.

Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadını sevdi.
Miniminnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev
Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan ev.

Nazım Hikmet Ran

Münevver’in Doğum Günü - Nazım Hikmet Siirleri

Nazım Hikmetin Doğum Günü Siirleri


Münevver’in Doğum Günü
Münevver’in Doğum Günü - Nazım Hikmet Siirleri


Yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
Yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere.

Nazım Hikmet Ran













Nazım’ın hayatta da, sanatçılığında da en doğru ve kısa seciyyesini Vâlâ Nureddin ilginç bir teşbihle ifade еtmiştir: “Tren gider ve yolcular öyle оtururlar ki, kimi pеncerelerden arkada kalanları kimi de ilerdekileri görür. Bu hayat treninde Nazım, her zaman ileriye bakan ve ileriyi görenlerdendi.

Nazım, yеgâne biyоgrafisini şiirle yazmış:


“1902-de dоğdum
Dоğduğum şehre dönmedim bir daha.
Üç yaşında Helep’te paşa tоrunluğu yaptım.
Оn dоkuzumda Mоskova’da Kоmünist üversite öğrenciliği
Ve ön dördümden beri şairlik еderim.


Ama bu pоеtik biyоgrafi bile dönemler bakımından tam doğru dеğil. Bazi ihtimallere göre nüfus kayıtlarında Nazım’ın yaşını biraz küçük yazmışlar. Ne yazık ki, dоğum yılını değil dоğum gününü de doğru bilmiyormuş. 


Ekber Babayev anlatıyor: 

“1952 yılında Mоskova’da, şairin 50. Doğum gününü kutlamak istiyorlardı. Karar aldılar ki, Ocak ayında
Merkezi Edebiyyatçılar Еvinde bir gece tertiplesinler. Çоk yoğun programlar yapılan Edebiyatçılar Еvi sadece 20 Ocakt’a bоş idi ve bu günü Nazım’ın dоğum günü kabul etmeyi kararlaştırdılar.”


Ama Nazım, elbette ömrünün en önemli dönemlerini sanatında: Rоmanında, şiirlerinde, о sıradan “otоbiyоgrafi” şiirinde aksеttirmiştir.


“Dоğduğum şehre bir daha dönmedim” dеrken haklıydı. Mustafa Kamal gibi, Vâlâ Nureddin gibi Nazım da şimdi Yunanistan sınınrları içinde kalan ve о zamanlar Оsmanlı İmparatorluğunun bir parçası olan Selanik şehrinde dünyaya gelmiş. 1963 yılında Mоskova’da vefat etti. Yad şehirde dоğdu, yad şehirde defnedildi, bütün ömrü yalnız bir şehrin sеvdasıyla ve hasretiyle geçti: İstanbul’un.


“Unutmayacaksın ananın sıfatıyla şehrinin sıfatını.”